18 Haziran 2012 Pazartesi

on dokuz

Şu  hayatımda ertelediğim ne de çok şey var... Bir gün uyanıp da bugün dünkü gibi olmayacak diyip, geçici bir istekle kafamdakilere sarıldığım ne çok gün var. Önceden hep planlar vardı, bitmek bilmeyen sorular vardı. Sorulara dair sorular vardı. Sonra bunlar geçti ve kocaman bir karmaşaya döndüler. Uyku ve uyanıklık arasında geçen zamanda gördüğüm tuhaf rüyalarla, belki rüya zannettiğim hayallerle bunu daha iyi anlıyorum. Ya da gözlerim günün herhangi bir saatinde ağırlaştığında bulanık, garip bir hava seziyorum. Bence tüm bunların sebebi saçma can sıkıntıları. Eylem adamı olamamanın yansımaları. Belki de sadece tembellik... Düşünce adamlarını eylem adamlarından ayıran da bu değil miymiş? Öyle demişti on dokuzuncu yüzyılda yaşamış bir adam. Beni anlayabilen diğerlerinden biri.

1 yorum:

Fashion Cappuccino dedi ki...

19 is such a young age and I wish I could be so carefree again! It gets better though :-) xoxoxo