17 Ekim 2015 Cumartesi

Güne Başlama Mimi

8.00-9.00: Çoğunlukla bir alarm sesiyle uyanmıyorum, biyolojik saat dedikleri şey sayesinde sanırım, genellikle hep aynı zamanlarda kendiliğimden uyanırım. Bir de okuluma devam zorunluluğu olmadığı ve ben bu özgürlükten oldukça çok yararlandığım için alarmı kurmadan uyuduğum harika günlerin sayısı da çok oluyor. Neden bilmiyorum, zaten geç uyanmayan bir insan olmama rağmen alarm sesiyle uyanmak bende çok kötü etkiler yapıyor. O yüzden yaşasın alarmsızlık! Bir yere yetişme gibi bir durumum yoksa, uyandıktan sonra yapmayı en sevdiğim şeylerden birisi, şüphesiz, birkaç dakika bile olsa yatakta oyalanmaktır. 

9.00-... Okula gitmiyorsam kahvaltı faslım tabii ki daha uzun sürüyor, güzel müziklerimi (bunu duymaktan sıkıldınız mı?) açıp kahvaltımı hazırlıyorum. Okula gidiyorsam, bu kısım daha süratli geçiyor ama kahvaltımı mutlaka yaparım. Bunu atladığım günlerin sayısı çok azdır. Çünkü:

"Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem 
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" 

Kahvaltıdan sonra dışarı çıkmak için hazırlanıyorum; üzerimi giymek, makyajımı yapmak, aynı zamanda ortalığı toparlamak gibi. Sonra çıkıyorum, eğer acelem varsa o çıkışımı görmeniz gerek! Zaten evimin hemen aşağısında olan metroya gidiyorum. Metroyu beklerken hep bir şeyler düşünüyor oluyorum, hatta çoğu kez bloga metroyu beklediğim sırada bir şeyler yazıyorum. Sonra metro geliyor ve sanırım güne başlama faslı da orda sona eriyor.
Evet.. İşte ben güne böyle başlıyorum. 
---
"1 Delinin Günlükleri" beni mimlemiş! Çok teşekkür ediyoruuum! Umarım güzel anlatabilmişimdir. (Tek cümleyle cevaplamadım ama..) 

6 yorum:

Çıplak Yazar dedi ki...

Heralde en uzun yazın oldu bu :) ama teşekkür ederim bu mimi yaptığın için. Seninde güne nasıl başladığını öğrenmiş olduk. :) o bir kaç satırlık yazıların da demek otobüslerde, metrolarda yazılıyor. :) Ama güzel bişey anlık hislerini yazman keşke ben de seninki gibi bi blog açsaydım.

juliet dedi ki...

Sayende! :) ben teşekkür ederim ya çok eğlenceli böyle şeyler.
Evet, metro beklemeyi anlamlı hale getirmeye çalışıyorum diyomuşum... Hahaha.
Gerçekten mi ya, böyle düşünmene çok sevindim. Ayrıca ben blogunu gayet keyifle okuyorum, böyle güzel! :)

Çıplak Yazar dedi ki...

Ya ne bileyim bir satır bile olsa yazdıgın onun gerçek duyguların olduğunu biliyorum. Geçen de tramvayda giderken telefondan bakmıştım.*hiçbir şeyi umursamadan yazılmış bu blog gelecekteki ben'e armağanımdır. bu yazıya takıldım. Ne güzel demiş ya diye. İşte o anda dedim tam da keşke ben de böyle bir blog açsaydım diye. Yani en başında :) Geçti artık

juliet dedi ki...

Çok hoşuma gidiyor böyle güzel şeyler duymak, teşekkür ederim çok.
Blogu açarken amacım oydu zaten, gelecekteki kendime bir hediye gibi ama bunu aynı zamanda blogger dünyasındaki diğer insanlarla da paylaşmak. Nasıl göründüğünü çok umursamadan tamamen içimden geldiği gibi yazmak.
Ve hala diyorum blogun böyle çok güzel, bloguna yeni bir konu başlığı/etiket eklesen, kişisel olsun tamamen, gelişigüzel olsun. Belki öyle olabilir..
Yine yaz
:)

StummScream dedi ki...

Hiç bu kadar enerjik uyanamadım sanırım. İş yerinde kahve ile saat 10'a kadar ne yaptığımı bilmiyor oluyorum.

juliet dedi ki...

Çok erken kalkmak "zorunda" olduğun için olabilir bence. Ben de erken uyanmak zorunda olunca ve alarm da çalmışsa her şeyden nefret ederek uyanıyorum.