4 Ekim 2015 Pazar

zombiler

Demek ki insan kendini asla yönlendiremeyeceği bir akışın içindeymiş gibi görmemeli. Her ne oluyorsa ya da her ne olmuyorsa, tüm bunlara yalnız pasif bir izleyiciymiş gibi yaklaşmamalı. Sadece doğrusunun bu olduğuna ya da gerçekten her şeyi yaptığına ikna olana kadar, asla pes etmeden mücadele etmeli, bir şeyler yapmalı. Çünkü bir gün sunulan tek seçeneğin gerçekten pasif izleyicilik olduğu bir noktaya varabiliyor insan. Öyle noktalarda "keşke" kelimesi yürürlükte bile değildir üstelik. 

Zaten hiçbir zaman bir insanın öylece durup hiçbir şey yapmamasını anlayamamışımdır. Her şeyi böyle koşulsuzca kabullenmek, kendini koyvermek ve suçu kendinden başka her yere rahatça atmak, ya da yalnız "ben böyleyim işte" "ben beceriksizim, iğrencim, aptalım" demek -ki bu da çabasızlığın en büyük bahanesidir- yaşayan bir canlıyla ilişkili olabilir mi? Bana kalırsa ancak yaşayan bir ölüye özgü tüm bunlar. İradesiz, cesaretsiz, mantıksız, güçsüz bir yaşayan ölüye. İşte hepsi bu. 

Hiç yorum yok: