13 Kasım 2016 Pazar

ERİKÇİ KADIN DAVASI

“Ben hiçbir ‘-ist’ değilim. Sadece
bazı hassasiyetlerim var ve bunları görmezden gelemiyorum.”
(Ünlü düşünür Juliet, Hassasiyetler Üzerine Notlar)
Bugün, serinlemek veya hala sıcak kalmak arasında tereddüt eden bir eylül sabahında, otuz binden fazla hukukçunun hukuki konular dışında her şeyi konuştuğu bir gruptan ayrıldım. Çünkü bir türlü “rahat” olmayı beceremiyor, espriden anlamıyor, herkesin  kahkahalara boğulduğu cümlelere yalnızca mide bulantısıyla karşılık verebiliyordum.
Grubun kurucusu, nereden hoca olduğunu bilmediğim “hoca”, bazı rivayetlere göre yalnızca ironi, bazılarına göre yüzyılın mizah malzemesi ve benim gibi, anlamını sonradan öğreneceğim “bir şeyi” kasan tipler içinse iğrençlikten farkı olmayan bir gönderi paylaştı. Gönderideki fotoğrafta, açıkta olan memesi ve kalçası dışında yüzü doğru dürüst seçilemeyen bir kadın, eteğindeki erikleri masaya boşaltıyordu. Dünyanın en saygıdeğer, beyefendi ve hukukçu kişileri bu adını bilmediğimiz erikçi kadına iltifatlar yağdırmaya başlayıncaya kadar fotoğraf yalnızca bir fotoğraftı. Yaptıkları şeyin “güzele güzel demek” ve “goygoy” adında bir şey olduğunu iddia ediyorlardı. Bana göre sokakta kaldırım kenarında otururken, gelene geçene laf sallayanlardan bir farkları yoktu. Çünkü ben bu farkı da ayırt etme becerisinden henüz yoksundum.
Gülmekten ölmenizden korktuğum için bu yorumları burada paylaşmak konusunda kararsızım. Ama şunu söyleyebilirim ki:
“Erikler kütür kütür.”
“Erikler değil de armutlar daha güzel be hocam.” gibi daha naif yorumlarla başlayıp, “Tadına bakmak için sıraya girin.”lerle devam eden, erikçi kadının Ermeni olmasına ithafen “Hocam sayenizde büyük bir kitle Ermenistan ile ilişkiye girmek istiyor.” şeklinde süren ve sonra zirvelere tırmanan mizah yüklü yorumlardı bunlar.
“Eşim erik sevmiyordu, şimdi birden erik sevmeye başladı.” diyen kadın gibi olamamanın üzüntüsünden midir bilmem, tam da bu sıralarda mide bulantım başlayıverdi. Belki de ne zaman -onların deyimiyle- “duyar kasan” ilan edileceğimi kestirememenin verdiği belirsizlikti bulantıyı tetikleyen, bilmiyorum. Ama neyse ne, sonuç olarak midem bulanıyordu ve ilanım da çok uzun sürmedi.
“Rahat ol biraz yaa’cılar” adlı bir takım tarafından “duyar kasan” nişanem tarafıma takdim edildi. Sonra da yüksekçe bir tepeye çıkıp hep bir ağızdan bağırdılar: “Rahat ol biraz yaa” Çünkü alt tarafı “goygoy” yapıyorlarmış. Güzele güzel diyorlarmış. Bunu neden sadece “evet, gerçekten güzel bir erikçi kadın” diyerek yapmayıp, bu denli büyük zahmetlere giriştiklerini de anlayamadım elbette. Goygoy denen şu kadim olay böyle icra ediliyordu demek ki.
Sonunda, bu adamların üst düzey esprilerine gülme yetisinden yoksun ben; yokluk çeken, görmemiş, kaba saba heriflerin kendileri gibi saygın kişilerden farkını hala idrak edememiş bir halde, göğsüme bastırdığım nişanemle, işte bu kahkaha dolu eylül gününde aralarından sessizce ayrıldım.

7 yorum:

Turgay Aksoy dedi ki...

İyi etmişsiniz. Bir resim insanların bilinç altlarını ortaya dökmüş. Kalitesizliğin demek ki eğitimle de ilgisi yokmuş. İçten gelen bir şeymiş.

ACEMIDEMIRCI dedi ki...

Kararınızda haklısınız demek isterim :))

Goygoyculuk ya da eyyamcılık ya da görme, görmezden gel, idare et gibi diploma ötesi gelişmişlikten yani kişilik olarak gelişmişlikten uzakta olunan ortamlar gerçekten rahatsızlık verici bir kadın fotoğrafı için böylesi laflar ediliyorsa gerçeği için neler edilmez. İnsan bir an önce uzaklaşmak ister öyle anlayışlardan ki siz de öyle yapmışınız :)))
Çok bozuluyor, çürüyor her şet. Etik artık bir sözcük olarak mı kalıyor ne?

Cessie dedi ki...

Hayattaki her türlü samimiyetsizliği ve çirkinliği "goygoy cenım yeaa" diye geçiştirmeye çalışan türden gına geldi bana da. Ay götüm.

juliet dedi ki...

Aa ama lütfen, onlar dünyanın en modern beyefendileri......

juliet dedi ki...

Bence de.. bir de sözcüklerin anlamlarının bu kadar esnetilmesi yüzünden.
Onlara göre yaptıklarında hiçbir şey yok, buna karşı çıkılması gereksiz "duyarlılık" ne diyelim, teeebrikleeeeeeer hahaha

juliet dedi ki...

Hahaha Cessie!
Neden duyar kasıyorsun!

juliet dedi ki...

Bu müthiş kelimenin hastasıyım.